نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
86 | 2 | 79 | فويل للذين يكتبون الكتاب بأيديهم ثم يقولون هذا من عند الله ليشتروا به ثمنا قليلا فويل لهم مما كتبت أيديهم وويل لهم مما يكسبون |
| | | Elleriyle kitap yazıp sonra da az bir para almak için bu, Allah tarafından geldi diyenlerin vay hallerine. Elleriyle yazdıklarından, o kitabı, kendileri düzdüklerinden dolayı vay hallerine, kazançları yüzünden vay hallerine. |
|
87 | 2 | 80 | وقالوا لن تمسنا النار إلا أياما معدودة قل أتخذتم عند الله عهدا فلن يخلف الله عهده أم تقولون على الله ما لا تعلمون |
| | | Dediler ki: Ateş, bizi yaksa bile birkaç gün yakar. De ki: Allah'tan bir söz mü aldınız? Aldınızsa Allah sözünden hiç dönmez. Yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi söylüyorsunuz? |
|
88 | 2 | 81 | بلى من كسب سيئة وأحاطت به خطيئته فأولئك أصحاب النار هم فيها خالدون |
| | | Hayır, iş öyle değil; kim bir günah kazandı, vebali kendisini sardı, kapladıysa işte o çeşit adamlardır ateş ehli. Onlar, ateşte ebedi kalırlar. |
|
89 | 2 | 82 | والذين آمنوا وعملوا الصالحات أولئك أصحاب الجنة هم فيها خالدون |
| | | İnananlarla iyi işler görenlere gelince: Onlar cennet ehlidir, onlar da cennette ebedidir. |
|
90 | 2 | 83 | وإذ أخذنا ميثاق بني إسرائيل لا تعبدون إلا الله وبالوالدين إحسانا وذي القربى واليتامى والمساكين وقولوا للناس حسنا وأقيموا الصلاة وآتوا الزكاة ثم توليتم إلا قليلا منكم وأنتم معرضون |
| | | Bir zaman İsrailoğullarından, Allah'tan başkasına tapmamak, anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik etmek üzere kesin söz almıştık. İnsanlara güzellikle söz söyleyin, iyi şeyler buyurun, namaz kılın, zekat verin demiştik. Sonra pek azınız müstesna, sözünüzden dönmüştünüz, hala da dönmedesiniz zaten. |
|
91 | 2 | 84 | وإذ أخذنا ميثاقكم لا تسفكون دماءكم ولا تخرجون أنفسكم من دياركم ثم أقررتم وأنتم تشهدون |
| | | Bir zaman birbirinizin kanını dökmemek, yerinizden yurdunuzdan çıkmamak hususunda kesin söz almıştık sizden. Sonra siz de bunu ikrar etmiş, siz de buna tanık olmuştunuz. |
|
92 | 2 | 85 | ثم أنتم هؤلاء تقتلون أنفسكم وتخرجون فريقا منكم من ديارهم تظاهرون عليهم بالإثم والعدوان وإن يأتوكم أسارى تفادوهم وهو محرم عليكم إخراجهم أفتؤمنون ببعض الكتاب وتكفرون ببعض فما جزاء من يفعل ذلك منكم إلا خزي في الحياة الدنيا ويوم القيامة يردون إلى أشد العذاب وما الله بغافل عما تعملون |
| | | Sonra da sizler, o kişilersiniz ki birbirinizi öldürüyorsunuz. Bir bölüğünüzü yerinden yurdundan çıkarıyorsunuz. Onların aleyhinde, kötülükte, düşmanlıkta bulunmak üzere birleşiyorsunuz. Elinize esir düşerlerse onlara karşılık esirler veriyor, gene onları yurtlarına sokmuyorsunuz. Halbuki onları yurtlarından çıkarmak bile haramdı size. Yoksa kitabın bir kısmına inanıyor, bir kısmına inanmıyor musunuz? İçinizde bunları yapanların kazancı, dünya hayatında ancak horluktan ibaret, kıyamet günüyse onlar daha çetin bir azaba atılırlar. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir ki. |
|
93 | 2 | 86 | أولئك الذين اشتروا الحياة الدنيا بالآخرة فلا يخفف عنهم العذاب ولا هم ينصرون |
| | | Onlar, ahireti dünya yaşayışına satmış kimselerdir. Onların azabı da hafifletilmez, onlara yardım da edilmez. |
|
94 | 2 | 87 | ولقد آتينا موسى الكتاب وقفينا من بعده بالرسل وآتينا عيسى ابن مريم البينات وأيدناه بروح القدس أفكلما جاءكم رسول بما لا تهوى أنفسكم استكبرتم ففريقا كذبتم وفريقا تقتلون |
| | | Şüphe yok ki Musa'ya Tevrat'ı verdik, ardından birtakım peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya apaçık deliller verip onu RuhülKudüs'le kuvvetlendirdik. Nefsinizin hoşlanmadığı bir emirle peygamber geldi mi demek ululanmak isteyeceksiniz, kiminiz onları yalanlayacak, kiminiz öldürecek ha. |
|
95 | 2 | 88 | وقالوا قلوبنا غلف بل لعنهم الله بكفرهم فقليلا ما يؤمنون |
| | | Dediler ki: kalplerimiz örtülü, kılıf içinde. İş öyle değil. Küfürleri yüzünden Allah onları rahmetinden uzaklaştırdı. Onun için azı, pek azı inanır. |
|