نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
1681 | 12 | 85 | قالوا تالله تفتأ تذكر يوسف حتى تكون حرضا أو تكون من الهالكين |
| | | Dediler ki: "Vallahi sen, Yusuf'u ana ana hasta olacaksın, yahut öleceksin!" |
|
1682 | 12 | 86 | قال إنما أشكو بثي وحزني إلى الله وأعلم من الله ما لا تعلمون |
| | | Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah'a arz ederim ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim. dedi. |
|
1683 | 12 | 87 | يا بني اذهبوا فتحسسوا من يوسف وأخيه ولا تيأسوا من روح الله إنه لا ييأس من روح الله إلا القوم الكافرون |
| | | Ey oğullarım, gidin, Yusuf'u ve kardeşini araştırın, Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin; zira kafir kavimden başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez! |
|
1684 | 12 | 88 | فلما دخلوا عليه قالوا يا أيها العزيز مسنا وأهلنا الضر وجئنا ببضاعة مزجاة فأوف لنا الكيل وتصدق علينا إن الله يجزي المتصدقين |
| | | (Ya'kub'un oğulları, tekrar Mısır'a) Yusuf'un yanına döndüklerinde dediler ki: "Ey vezir, bize ve çocuklarımıza darlık dokundu, değersiz de bir sermaye ile geldik, ama sen bizim için tam ölçü ver, bize tasadduk eyle; çünkü Allah, tasadduk edenleri mükafatlandırır." |
|
1685 | 12 | 89 | قال هل علمتم ما فعلتم بيوسف وأخيه إذ أنتم جاهلون |
| | | (Yusuf) Dedi: "Sizler cahil iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı bildiniz mi?" |
|
1686 | 12 | 90 | قالوا أإنك لأنت يوسف قال أنا يوسف وهذا أخي قد من الله علينا إنه من يتق ويصبر فإن الله لا يضيع أجر المحسنين |
| | | A, yoksa sen, Yusuf musun? dediler. "Ben Yusuf'um, bu da kardeşimdir, dedi. Allah bize lutfetti (bizi korudu, yüceltti), doğrusu kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, Allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez." |
|
1687 | 12 | 91 | قالوا تالله لقد آثرك الله علينا وإن كنا لخاطئين |
| | | Vallahi dediler, Allah seni bizden üstün kıldı. Doğrusu biz suç işlemiştik! |
|
1688 | 12 | 92 | قال لا تثريب عليكم اليوم يغفر الله لكم وهو أرحم الراحمين |
| | | Bugün sizi kınama yok, Allah sizi bağışlar; O merhametlilerin merhametlisidir! dedi. |
|
1689 | 12 | 93 | اذهبوا بقميصي هذا فألقوه على وجه أبي يأت بصيرا وأتوني بأهلكم أجمعين |
| | | Şimdi benim şu gömleğimi götürün, babamın yüzüne koyun da gözü açılsın. Ve bütün ailenizle birlikte bana gelin. |
|
1690 | 12 | 94 | ولما فصلت العير قال أبوهم إني لأجد ريح يوسف لولا أن تفندون |
| | | Kervan (Mısır'dan) ayrıl(ıp yola koyul)unca, babaları, (yanında bulunanlara): "Eğer bana bunak demezseniz, ben Yusuf'un kokusunu alıyorum." dedi. |
|