نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
4560 | 47 | 15 | مثل الجنة التي وعد المتقون فيها أنهار من ماء غير آسن وأنهار من لبن لم يتغير طعمه وأنهار من خمر لذة للشاربين وأنهار من عسل مصفى ولهم فيها من كل الثمرات ومغفرة من ربهم كمن هو خالد في النار وسقوا ماء حميما فقطع أمعاءهم |
| | | Çekinenlere vaadedilen cennet, şöyledir adeta: Orada su ırmakları var, bozulup kokmaz ve süt ırmakları var, lezzetleri bozulmaz ve şarap ırmakları var, içenlere safi lezzet ve bal ırmakları var, süzme ve onlara, orada bütün meyvelerden sunulur ve Rablerinden yarlıganma var; buna nail olan, o kişiye benzer mi ki ateşte ebedidir ve kaynar sularla sulanır da onların bağırsakları parçalanmaktadır. |
|
4561 | 47 | 16 | ومنهم من يستمع إليك حتى إذا خرجوا من عندك قالوا للذين أوتوا العلم ماذا قال آنفا أولئك الذين طبع الله على قلوبهم واتبعوا أهواءهم |
| | | Ve onlardan seni dinleyenler de var, sonunda yanından çıkınca kendilerine bilgi verilenlere, demin ne söylüyordu o derler; öyle kişilerdir onlar ki Allah, gönüllerini mühürlemiştir onların; onlar, kendi havalarına, dileklerine uymaktadır. |
|
4562 | 47 | 17 | والذين اهتدوا زادهم هدى وآتاهم تقواهم |
| | | Ve doğru yolu bulanlara gelince: Onların başarısını arttırmaktadır ve onlara, korunma duygusu vermektedir. |
|
4563 | 47 | 18 | فهل ينظرون إلا الساعة أن تأتيهم بغتة فقد جاء أشراطها فأنى لهم إذا جاءتهم ذكراهم |
| | | Onlar, kıyametin gelmesinden, apansızın başlarına kopuvermesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Gerçekten de alametleri geldi; onlara gelip çatınca ibret almaları neye yarar? |
|
4564 | 47 | 19 | فاعلم أنه لا إله إلا الله واستغفر لذنبك وللمؤمنين والمؤمنات والله يعلم متقلبكم ومثواكم |
| | | Artık bil ki şüphe yok, Allah'tan başka yoktur tapacak ve kendi suçun ve inanan erkeklerle kadınların suçları için yarlıganma dile ve Allah, sizin dönüp dolaştığınız yeri de, size yurt olacak yeri de bilmektedir. |
|
4565 | 47 | 20 | ويقول الذين آمنوا لولا نزلت سورة فإذا أنزلت سورة محكمة وذكر فيها القتال رأيت الذين في قلوبهم مرض ينظرون إليك نظر المغشي عليه من الموت فأولى لهم |
| | | Ve inananlar, derler ki: Bir sure indirilseydi; bir hükmü kesin sure indirildi mi ve onda, savaş anıldı mı da gönüllerinde hastalık olanları görürsün ki sana, ölümden baygınlık geçiriyorlarmış gibi baygınbaygın bakarlar; artık ölüm, onlara daha da uymaktadır. |
|
4566 | 47 | 21 | طاعة وقول معروف فإذا عزم الأمر فلو صدقوا الله لكان خيرا لهم |
| | | İtaat etmek ve güzel söz söylemek gerekti, derken işe iyice sarılınca da Allah'ın gerçek söylediğini kabul etselerdi görürlerdi ki bu, kendilerine daha da hayırlı olmaktadır. |
|
4567 | 47 | 22 | فهل عسيتم إن توليتم أن تفسدوا في الأرض وتقطعوا أرحامكم |
| | | Artık iş başına gelir de yeryüzünde bozgunculuk eder; yakınlarınızı kestirip doğratır mısınız? |
|
4568 | 47 | 23 | أولئك الذين لعنهم الله فأصمهم وأعمى أبصارهم |
| | | Öyle kişilerdir onlar ki Allah, lanet etmiştir onlara, onları sağırlaştırmakta ve gözlerini kör etmektedir. |
|
4569 | 47 | 24 | أفلا يتدبرون القرآن أم على قلوب أقفالها |
| | | Ne diye Kur'an'ı, bir iyice düşünüp taşınmazlar, yoksa gönüllerinde kilitler mi var? |
|