نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
3384 | 29 | 44 | خلق الله السماوات والأرض بالحق إن في ذلك لآية للمؤمنين |
| | | Allah gökleri ve yeri, gayesiz değil, hak ve hikmetle, gerçek bir gaye ile yarattı.Elbette bunda iman edecek kimseler için alınacak dersler vardır. [53,31] |
|
3385 | 29 | 45 | اتل ما أوحي إليك من الكتاب وأقم الصلاة إن الصلاة تنهى عن الفحشاء والمنكر ولذكر الله أكبر والله يعلم ما تصنعون |
| | | Sana vahyedilen kitabı okuyup tebliğ et, namazı hakkıyla ifa et.Muhakkak ki namaz, insanı, ahlâk dışı davranışlardan, meşrû olmayan işlerden uzak tutar. Allah'ı namazla anmak, elbette en büyük fazilettir. Allah bütün işlediklerinizi bilir. |
|
3386 | 29 | 46 | ولا تجادلوا أهل الكتاب إلا بالتي هي أحسن إلا الذين ظلموا منهم وقولوا آمنا بالذي أنزل إلينا وأنزل إليكم وإلهنا وإلهكم واحد ونحن له مسلمون |
| | | Zulmedenleri hariç, Ehl-i kitab ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin:“Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlahımız da sizin İlahınız da bir ve aynı İlahtır ve Biz O'na gönülden teslim olduk.” [16,125; 20,44; 57,25] |
|
3387 | 29 | 47 | وكذلك أنزلنا إليك الكتاب فالذين آتيناهم الكتاب يؤمنون به ومن هؤلاء من يؤمن به وما يجحد بآياتنا إلا الكافرون |
| | | Biz, işte sana da bu Kitabı indirdik. Daha önce kitap verdiğimiz kimseler buna da iman ederlerdi. Şunlardan da ona iman edenler vardır.Bizim âyetlerimizi kâfirlerden başkası inkâr etmez. |
|
3388 | 29 | 48 | وما كنت تتلو من قبله من كتاب ولا تخطه بيمينك إذا لارتاب المبطلون |
| | | Ey Resulüm! Sen vahyimizden önce kitap okuyan veya yazı yazan bir insan değildin; eğer böyle olsaydı, batıl iddia peşinde olanlar şüphe edebilirlerdi. [7,157; 25; 5,6] |
|
3389 | 29 | 49 | بل هو آيات بينات في صدور الذين أوتوا العلم وما يجحد بآياتنا إلا الظالمون |
| | | (Şüpheye en ufak yer yok) O, kendilerine ilim nasib edilenlerin kalplerini aydınlatan parlak âyetlerdir. Evet, Bizim âyetlerimizi zalimlerden başkası inkâr etmez. [10,96 - 97] |
|
3390 | 29 | 50 | وقالوا لولا أنزل عليه آيات من ربه قل إنما الآيات عند الله وإنما أنا نذير مبين |
| | | Onlar diyorlar ki: “Ona Rabbinden âyetler (mûcizeler) indirilseydi ya! De ki: “Âyetler sadece Allah'ın nezdindedir.Sizin keyfinize göre değil, kendi hikmeti gerektirdiğinde Peygamberine verir.Ben ancak gerçek durumu bildiren, uyaran bir elçiyim.” [17,59] |
|
3391 | 29 | 51 | أولم يكفهم أنا أنزلنا عليك الكتاب يتلى عليهم إن في ذلك لرحمة وذكرى لقوم يؤمنون |
| | | Hem kendilerine okunan bu kitabı indirmemiz onlara kâfi gelmiyor mu?Elbette bunda iman edecek kimseler için bir rahmet ve yeterli bir ders vardır. [26,197; 17,92] |
|
3392 | 29 | 52 | قل كفى بالله بيني وبينكم شهيدا يعلم ما في السماوات والأرض والذين آمنوا بالباطل وكفروا بالله أولئك هم الخاسرون |
| | | De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter.O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Gerçek ortada iken, batıla iman edip Allah'ı inkâr edenler, işte asıl ziyana ve hüsrana uğrayanlar onlar olacaktır.” [69,44 - 47] |
|
3393 | 29 | 53 | ويستعجلونك بالعذاب ولولا أجل مسمى لجاءهم العذاب وليأتينهم بغتة وهم لا يشعرون |
| | | Senden çarçabuk başlarına azabı getirmeni istiyorlar.Eğer belirlenmiş bir vâdesi olmasaydı azap onlara muhakkak gelmişti bile!Fakat hiç farkına varmadıkları bir sırada o kendilerine ansızın gelecektir. [8,32] |
|