نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
974 | 7 | 20 | فوسوس لهما الشيطان ليبدي لهما ما ووري عنهما من سوآتهما وقال ما نهاكما ربكما عن هذه الشجرة إلا أن تكونا ملكين أو تكونا من الخالدين |
| | | Şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan bedenlerini ortaya çıkarmak için onlara fısıldadı: "Rabbinizin sizi bu ağaçtan menetmesinin sebebi, ikinizin birer melek veya birer ebedi varlık olmamanız içindir," dedi. |
|
975 | 7 | 21 | وقاسمهما إني لكما لمن الناصحين |
| | | Kendilerine yemin de etti: "Ben size öğüt veriyorum." |
|
976 | 7 | 22 | فدلاهما بغرور فلما ذاقا الشجرة بدت لهما سوآتهما وطفقا يخصفان عليهما من ورق الجنة وناداهما ربهما ألم أنهكما عن تلكما الشجرة وأقل لكما إن الشيطان لكما عدو مبين |
| | | Böylece onları yalanlarla aldattı. Ağacı tadınca bedenleri kendilerine göründü. Üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri kendilerini çağırdı: "O ağaçtan ikinizi menetmedim mi ve şeytanın ikinize düşman olduğunu söylemedim mi?" |
|
977 | 7 | 23 | قالا ربنا ظلمنا أنفسنا وإن لم تغفر لنا وترحمنا لنكونن من الخاسرين |
| | | Her ikisi: "Rabbimiz, kendimize zulmettik. Bizi bağışlamaz ve bize acımazsan kaybedenlerden oluruz," dediler. |
|
978 | 7 | 24 | قال اهبطوا بعضكم لبعض عدو ولكم في الأرض مستقر ومتاع إلى حين |
| | | Dedi ki: "Birbirinize düşmanlar olarak aşağı ininiz. Bir süreye kadar yeryüzünde yerleşip geçineceksiniz." |
|
979 | 7 | 25 | قال فيها تحيون وفيها تموتون ومنها تخرجون |
| | | Dedi ki: "Orada yaşayacak, orada ölecek ve oradan çıkarılacaksınız." |
|
980 | 7 | 26 | يا بني آدم قد أنزلنا عليكم لباسا يواري سوآتكم وريشا ولباس التقوى ذلك خير ذلك من آيات الله لعلهم يذكرون |
| | | Adem oğulları, size, bedenimizi örtecek ve süsleyecek elbiseler hazırladık. Erdemlilik elbisesi ise daha hayırlıdır. Bunlar, ALLAH'ın işaretleridir, olur ki öğüt alırsınız. |
|
981 | 7 | 27 | يا بني آدم لا يفتننكم الشيطان كما أخرج أبويكم من الجنة ينزع عنهما لباسهما ليريهما سوآتهما إنه يراكم هو وقبيله من حيث لا ترونهم إنا جعلنا الشياطين أولياء للذين لا يؤمنون |
| | | Adem oğulları, şeytan, ana babanızın vücutlarını kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de şaşırtmasın. O ve kabilesi sizin onları görmediğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları, inanmıyanların dostları yaptık. |
|
982 | 7 | 28 | وإذا فعلوا فاحشة قالوا وجدنا عليها آباءنا والله أمرنا بها قل إن الله لا يأمر بالفحشاء أتقولون على الله ما لا تعلمون |
| | | Herhangi bir kötü şey işledikleri zaman, "Atalarımızı böyle yapar bulduk; ALLAH da bize öyle emretti," derler. De ki: "ALLAH kötü bir şeyi emretmez. ALLAH hakkında nasıl olur da bilmediklerinizi söylersiniz?" |
|
983 | 7 | 29 | قل أمر ربي بالقسط وأقيموا وجوهكم عند كل مسجد وادعوه مخلصين له الدين كما بدأكم تعودون |
| | | De ki: "Rabbim adaleti emreder. Her mescitte (ibadet yerinde) dini sadece O'na ait kılarak O'na yalvarın. Sizi ilk yarattığı gibi O'na döneceksiniz." |
|