نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
76 | 2 | 69 | قالوا ادع لنا ربك يبين لنا ما لونها قال إنه يقول إنها بقرة صفراء فاقع لونها تسر الناظرين |
| | | "Bizim için Rabbini çağır da onun rengini de açıklasın," dedi ki: "O diyor ki, o rengi parlak sarı bir düvedir, bakanların içini açar," dediler. |
|
77 | 2 | 70 | قالوا ادع لنا ربك يبين لنا ما هي إن البقر تشابه علينا وإنا إن شاء الله لمهتدون |
| | | "Bizim için Rabbini çağır da, onun niteliğini bize daha da açıklasın. Çünkü düveler bizce birbirine benziyor. ALLAH dilerse yolu buluruz," dediler. |
|
78 | 2 | 71 | قال إنه يقول إنها بقرة لا ذلول تثير الأرض ولا تسقي الحرث مسلمة لا شية فيها قالوا الآن جئت بالحق فذبحوها وما كادوا يفعلون |
| | | "O diyor ki, o düve yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir düvedir," dedi. "İşte şimdi gerçeği getirdin!," diyerek sonunda düveyi boğazladılar; az kalsın bunu yapmıyacaklardı. |
|
79 | 2 | 72 | وإذ قتلتم نفسا فادارأتم فيها والله مخرج ما كنتم تكتمون |
| | | Hani bir kişiyi öldürmüş ve suçu birbirinize atmıştınız. Oysa ALLAH gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı. |
|
80 | 2 | 73 | فقلنا اضربوه ببعضها كذلك يحيي الله الموتى ويريكم آياته لعلكم تعقلون |
| | | "(Düvenin) bir parçasıyla ona (öldürülene) vurun," dedik. İşte, ALLAH ölüleri böyle diriltir ve düşünesiniz diye ayetlerini (mucizelerini) böyle gösterir. |
|
81 | 2 | 74 | ثم قست قلوبكم من بعد ذلك فهي كالحجارة أو أشد قسوة وإن من الحجارة لما يتفجر منه الأنهار وإن منها لما يشقق فيخرج منه الماء وإن منها لما يهبط من خشية الله وما الله بغافل عما تعملون |
| | | Tüm bunlara rağmen yine kalpleriniz katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü öyle taşlar var ki kendisinden ırmaklar fışkırır. Bazıları yarılır, bağrından su çıkarır. Bazıları ise ALLAH'a olan saygıdan dolayı siner. ALLAH yaptıklarınızdan habersiz değildir. |
|
82 | 2 | 75 | أفتطمعون أن يؤمنوا لكم وقد كان فريق منهم يسمعون كلام الله ثم يحرفونه من بعد ما عقلوه وهم يعلمون |
| | | Onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Halbuki onların bir kısmı, ALLAH'ın sözünü işitip kavradıktan sonra, bile bile onu değiştirirlerdi. |
|
83 | 2 | 76 | وإذا لقوا الذين آمنوا قالوا آمنا وإذا خلا بعضهم إلى بعض قالوا أتحدثونهم بما فتح الله عليكم ليحاجوكم به عند ربكم أفلا تعقلون |
| | | İnananlarla karşılaşınca, "İnandık," derler; başbaşa kaldıklarında ise "Rabbiniz katında size karşı delil olarak kullanmaları için, ALLAH'ın size açıkladığını mı onlara anlatıyorsunuz, akletmez misiniz," derler. |
|
84 | 2 | 77 | أولا يعلمون أن الله يعلم ما يسرون وما يعلنون |
| | | Bilmezler mi ki ALLAH gizledikleri ve açıkladıkları herşeyi biliyor? |
|
85 | 2 | 78 | ومنهم أميون لا يعلمون الكتاب إلا أماني وإن هم إلا يظنون |
| | | Aralarında ümmiler var ki kuruntu ve söylentilerin dışında kitabı bilmezler; bildiklerini zannederler. |
|