نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
638 | 4 | 145 | إن المنافقين في الدرك الأسفل من النار ولن تجد لهم نصيرا |
| | | Şüphe yok ki münafıklar, ateşin en aşağı katındadırlar ve kesin olarak onlara bir tek yardımcı bile bulamazsın. |
|
639 | 4 | 146 | إلا الذين تابوا وأصلحوا واعتصموا بالله وأخلصوا دينهم لله فأولئك مع المؤمنين وسوف يؤت الله المؤمنين أجرا عظيما |
| | | Ancak tövbe edenler, ıslah olanlar, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerinde ihlas sahibi bulunanlar müstesna. Onlar, inananlarladır ve Allah, müminlere pek büyük bir ecir verecektir. |
|
640 | 4 | 147 | ما يفعل الله بعذابكم إن شكرتم وآمنتم وكان الله شاكرا عليما |
| | | Allah ne diye azab etsin size şükrederseniz ve inanırsanız ve Allah şükredenlerin mükafatını verir ve onları bilir zaten. |
|
641 | 4 | 148 | لا يحب الله الجهر بالسوء من القول إلا من ظلم وكان الله سميعا عليما |
| | | Allah, zulüm gören müstesna, kötü sözün apaçık söylenmesini sevmez ve Allah duyar, bilir. |
|
642 | 4 | 149 | إن تبدوا خيرا أو تخفوه أو تعفوا عن سوء فإن الله كان عفوا قديرا |
| | | Açıkça bir hayır yaparsanız, yahut yaptığınız hayrı gizlerseniz, yahut da gördüğünüz kötülüğü bağışlarsanız bilin ki Allah, şüphe yok, bağışlayıcıdır, her şeye gücü yeter. |
|
643 | 4 | 150 | إن الذين يكفرون بالله ورسله ويريدون أن يفرقوا بين الله ورسله ويقولون نؤمن ببعض ونكفر ببعض ويريدون أن يتخذوا بين ذلك سبيلا |
| | | Onlar, öyle kişilerdir ki Allah'ı ve peygamberlerini inkar ederler, Allah'la peygamberlerinin arasını ayırmak isterler ve bazısına inandık, bazısına inanmadık derler ve imanla küfür arasında bir yol tutmak isterler. |
|
644 | 4 | 151 | أولئك هم الكافرون حقا وأعتدنا للكافرين عذابا مهينا |
| | | İşte onlardır gerçekte kafirler ve biz kafirler için, aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır. |
|
645 | 4 | 152 | والذين آمنوا بالله ورسله ولم يفرقوا بين أحد منهم أولئك سوف يؤتيهم أجورهم وكان الله غفورا رحيما |
| | | Allah'a ve peygamberlerine inananlara ve içlerinden hiçbirini ayırt etmeyenlere gelince: Onlara ecirleri verilecektir ve Allah, suçları örten rahimdir. |
|
646 | 4 | 153 | يسألك أهل الكتاب أن تنزل عليهم كتابا من السماء فقد سألوا موسى أكبر من ذلك فقالوا أرنا الله جهرة فأخذتهم الصاعقة بظلمهم ثم اتخذوا العجل من بعد ما جاءتهم البينات فعفونا عن ذلك وآتينا موسى سلطانا مبينا |
| | | Kitap ehli, onlara gökten bir kitap indirmeni isterler, Musa'dan bundan da büyük bir şey istemişler, bize Allah'ı apaçık göster demişlerdi de zulümleri yüzünden bir yıldırım düşüp yakıvermişti onları. Sonra da onlara apaçık deliller geldiği halde buzağıya tanrı demişlerdi, gene de bu suçlarını bağışlamıştık da Musa'ya apaçık bir kudret vermiştik. |
|
647 | 4 | 154 | ورفعنا فوقهم الطور بميثاقهم وقلنا لهم ادخلوا الباب سجدا وقلنا لهم لا تعدوا في السبت وأخذنا منهم ميثاقا غليظا |
| | | Ettikleri ahdi yerine getirsinler diye Tur dağını, oldukları yerin üstünde yüceltmiş ve onlara, şehrin kapısından secde ederek girin demiştik ve cumartesi günü demiştik, haddi aşmayın ve onlardan pek kuvvetli bir söz almıştık. |
|