نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
4268 | 41 | 50 | ولئن أذقناه رحمة منا من بعد ضراء مسته ليقولن هذا لي وما أظن الساعة قائمة ولئن رجعت إلى ربي إن لي عنده للحسنى فلننبئن الذين كفروا بما عملوا ولنذيقنهم من عذاب غليظ |
| | | Başına gelen bir sıkıntıdan sonra, tarafımızdan ona nimet tattırırsak:“Bu benim hakkımdı zaten,Kıyametin geleceğini de pek zannetmem.Ama olur da (müminlerin dediği gibi), Rabbimin huzuruna götürülecek olsam bile,O'nun yanında en güzel ne varsa o da benim olur, (hiç tereddüdünüz olmasın)!” der.Biz elbette o kâfirlere, dünyada yapmış oldukları her şeyi tek tek bildireceğiz ve onlara şiddetli bir azap tattıracağız. |
|
4269 | 41 | 51 | وإذا أنعمنا على الإنسان أعرض ونأى بجانبه وإذا مسه الشر فذو دعاء عريض |
| | | Biz insana nimet verdiğimizde o, şükürden yüz çevirir, başını alır uzaklaşır.Fakat kendisine sıkıntı dokununca, bir de bakarsın uzun uzun yalvarır durur. [17,83; 11,9] |
|
4270 | 41 | 52 | قل أرأيتم إن كان من عند الله ثم كفرتم به من أضل ممن هو في شقاق بعيد |
| | | Artık söyleyin bakalım: Eğer bu Kur'ân Allah tarafından gönderilmiş de, siz bunu red ve inkâr etmişseniz,o takdirde haktan iyice uzaklaşmış olan sizlerden daha sapık kim olabilir? |
|
4271 | 41 | 53 | سنريهم آياتنا في الآفاق وفي أنفسهم حتى يتبين لهم أنه الحق أولم يكف بربك أنه على كل شيء شهيد |
| | | Evet, Biz ileride onlara delillerimizi gerek dış dünyada, gerek kendi öz varlıklarında göstereceğiz; ta ki Kur'ân’ın, Allah tarafından gelen gerçeğin ta kendisi olduğu onlar tarafından da iyice anlaşılacak.Rabbinin her şeye şahid olması yetmez mi? [4,166] |
|
4272 | 41 | 54 | ألا إنهم في مرية من لقاء ربهم ألا إنه بكل شيء محيط |
| | | Ama dikkat edin ki onlar Rab'lerine kavuşma hususunda şüphe içindedirler.İyi bilin ki O, her şeyi ilmi ve kudreti ile kuşatmıştır. |
|
4273 | 42 | 1 | بسم الله الرحمن الرحيم حم |
| | | Hâ, Mîm. |
|
4274 | 42 | 2 | عسق |
| | | Ayn, Sîn, Kâf. |
|
4275 | 42 | 3 | كذلك يوحي إليك وإلى الذين من قبلك الله العزيز الحكيم |
| | | (O üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) azîz ve hakîm olan Allah, böylece sana da, senden önceki resullere de buyruklarını vahyeder. |
|
4276 | 42 | 4 | له ما في السماوات وما في الأرض وهو العلي العظيم |
| | | Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O, yüceler yücesidir, pek büyüktür. |
|
4277 | 42 | 5 | تكاد السماوات يتفطرن من فوقهن والملائكة يسبحون بحمد ربهم ويستغفرون لمن في الأرض ألا إن الله هو الغفور الرحيم |
| | | Öyle ki neredeyse gökler üstlerinden yarılacaklar.Melekler Rab'lerini överek tenzih ve takdis eder ve yerde bulunanlar için mağfiret dilerler.İyi bilin ki, gafur ve rahîm O’dur (affı, merhamet ve ihsanı pek boldur). [40,7] |
|