نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
3993 | 38 | 23 | إن هذا أخي له تسع وتسعون نعجة ولي نعجة واحدة فقال أكفلنيها وعزني في الخطاب |
| | | Şüphe yok ki şu, benim kardeşimdir, doksan dokuz dişi koyunu var ve benimse bir tek dişi koyunum; öyleyken onu da bana ver dedi ve konuşmamızda beni alt da etti. |
|
3994 | 38 | 24 | قال لقد ظلمك بسؤال نعجتك إلى نعاجه وإن كثيرا من الخلطاء ليبغي بعضهم على بعض إلا الذين آمنوا وعملوا الصالحات وقليل ما هم وظن داوود أنما فتناه فاستغفر ربه وخر راكعا وأناب |
| | | Dedi ki: Senin dişi koyununu, kendi koyunlarına katmayı istemekle gerçekten de zulmetmiş sana ve şüphesiz ki ortakların çoğu, birbirinin hakkına tecavüz eder, ancak inanan ve iyi işlerde bulunanlar müstesna ve fakat bunlar da pek azdır ve Davud, biz, kendisini sınadık sandı da Rabbinden yarlıganma diledi ve eğilerek yere kapandı ve Rabbine döndü. |
|
3995 | 38 | 25 | فغفرنا له ذلك وإن له عندنا لزلفى وحسن مآب |
| | | Ve biz de onun bu.suçunu örttük ve şüphe yok ki onun, katımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı. |
|
3996 | 38 | 26 | يا داوود إنا جعلناك خليفة في الأرض فاحكم بين الناس بالحق ولا تتبع الهوى فيضلك عن سبيل الله إن الذين يضلون عن سبيل الله لهم عذاب شديد بما نسوا يوم الحساب |
| | | Ey Davud, biz seni yeryüzüne hakim ettik, artık insanlar arasında, adaletle hükmet ve dileğine uyma ki seni Allah yolundan saptırır; Allah yolundan sapanlaraysa şiddetli bir azap var soru gününü unuttuklarından. |
|
3997 | 38 | 27 | وما خلقنا السماء والأرض وما بينهما باطلا ذلك ظن الذين كفروا فويل للذين كفروا من النار |
| | | Ve biz, göğü ve yeryüzünü ve ikisinin arasındakileri boş yere yaratmadık; bu, kafir olanların zannı; artık vay haline kafirlerin ateşten. |
|
3998 | 38 | 28 | أم نجعل الذين آمنوا وعملوا الصالحات كالمفسدين في الأرض أم نجعل المتقين كالفجار |
| | | İnananlarla iyi işlerde bulunanları, yeryüzündeki bozguncular gibi mi tutacağız, yahut çekinenlere, doğru yoldan çıkanlara ettiğimiz muameleyi mi yapacağız? |
|
3999 | 38 | 29 | كتاب أنزلناه إليك مبارك ليدبروا آياته وليتذكر أولو الألباب |
| | | Bir kitaptır bu ki onu, kutlu olarak sana indirdik, ayetlerini iyice bir düşünsünler aklı başında olanlar ve ondan öğüt alsınlar diye. |
|
4000 | 38 | 30 | ووهبنا لداوود سليمان نعم العبد إنه أواب |
| | | Ve Davud'a.Süleyman'ı ihsan ettik, ne güzel bir kuldu, şüphe yok ki o, daima Rabbine dönen, tövbe eden bir kuldu. |
|
4001 | 38 | 31 | إذ عرض عليه بالعشي الصافنات الجياد |
| | | Hani ona, üç ayağının üstünde duran ve ön ayaklarından birini büküp tırnağını yere dayayan yürük atlar arzedilmişti öğleden sonra. |
|
4002 | 38 | 32 | فقال إني أحببت حب الخير عن ذكر ربي حتى توارت بالحجاب |
| | | Derken gerçekten de demişti, ben, güzel atları, Rabbimi anarak severim ve sonunda güneş, perde altına girmişti de. |
|