نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
3287 | 28 | 35 | قال سنشد عضدك بأخيك ونجعل لكما سلطانا فلا يصلون إليكما بآياتنا أنتما ومن اتبعكما الغالبون |
| | | Kardeşinle dedi, kolunu kuvvetlendireceğiz ve size öylesine bir kuvvet vereceğiz ki delillerimiz sayesinde size hiçbir fenalıkta bulunamayacaklar; siz ve size uyanlar, üstünsünüz. |
|
3288 | 28 | 36 | فلما جاءهم موسى بآياتنا بينات قالوا ما هذا إلا سحر مفترى وما سمعنا بهذا في آبائنا الأولين |
| | | Musa, apaçık delillerimizle onlara gelince bu, uydurma bir büyüden başka bir şey değil, gelip geçmiş atalarımız zamanında böyle bir şey duymadık biz dediler. |
|
3289 | 28 | 37 | وقال موسى ربي أعلم بمن جاء بالهدى من عنده ومن تكون له عاقبة الدار إنه لا يفلح الظالمون |
| | | Musa dedi ki: Kim hidayetle gelmiştir onun katından ve yurdun sonu, kimin için daha hayırlı olacak, bunu Rabbim, daha iyi bilir; şüphe yok ki zalimler, kurtulmazlar muratlarına ermezler. |
|
3290 | 28 | 38 | وقال فرعون يا أيها الملأ ما علمت لكم من إله غيري فأوقد لي يا هامان على الطين فاجعل لي صرحا لعلي أطلع إلى إله موسى وإني لأظنه من الكاذبين |
| | | Ve Firavun, ey ileri gelenler dedi, ben, benden başka bir mabudunuz olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, balçığa bir ateş yak da tuğla yap bana ve yüksek bir köşk kur, belki oraya çıkar, Musa'nın mabudunu anlarım ve gene de şüphe yok ki ben yalancılardan sanıyorum onu. |
|
3291 | 28 | 39 | واستكبر هو وجنوده في الأرض بغير الحق وظنوا أنهم إلينا لا يرجعون |
| | | O da, askerleri de yeryüzünde haksız yere ululanmaya kalkıştılar ve şüphe yok ki dönüp tapımıza gelmeyecekler sandılar kendilerini. |
|
3292 | 28 | 40 | فأخذناه وجنوده فنبذناهم في اليم فانظر كيف كان عاقبة الظالمين |
| | | Biz de hem onu, hem askerini helak ettik, onları suya boğduk; artık bak da gör, zalimlerin sonucu ne olmuş. |
|
3293 | 28 | 41 | وجعلناهم أئمة يدعون إلى النار ويوم القيامة لا ينصرون |
| | | Ve onları, halkı ateşe çağıran rehberler yaptık ve kıyamet günü de yardım edilmez onlara. |
|
3294 | 28 | 42 | وأتبعناهم في هذه الدنيا لعنة ويوم القيامة هم من المقبوحين |
| | | Ve şu dünyada artlarından lanet ettik onlara ve kıyamet günü de onlar, çirkin bir azaba uğrayanlara katılacaklar. |
|
3295 | 28 | 43 | ولقد آتينا موسى الكتاب من بعد ما أهلكنا القرون الأولى بصائر للناس وهدى ورحمة لعلهم يتذكرون |
| | | Ve andolsun ki gelip geçen eski çağlardaki ümmetleri helak ettikten sonra öğüt alsınlar, ibret alsınlar diye insanlara cangözleri, hidayet ve rahmet olarak Musa'ya kitap verdik. |
|
3296 | 28 | 44 | وما كنت بجانب الغربي إذ قضينا إلى موسى الأمر وما كنت من الشاهدين |
| | | Ve Musa'ya o emri verip takdirimizi yerine getirdiğimiz zaman sen, ne batı tarafındaydın, ne de görüyordun onu. |
|