نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
3201 | 27 | 42 | فلما جاءت قيل أهكذا عرشك قالت كأنه هو وأوتينا العلم من قبلها وكنا مسلمين |
| | | (Kadın lider) varınca kendisine, "Senin tahtın buna mı benziyor?" dendi. "Tıpkı o," dedi, "Bize ondan önce bilgi verilmişti ve biz müslüman idik." |
|
3202 | 27 | 43 | وصدها ما كانت تعبد من دون الله إنها كانت من قوم كافرين |
| | | Onu, ALLAH'tan başka taptıkları saptırmıştı. İnkarcı bir topluluğun bir bireyi idi. |
|
3203 | 27 | 44 | قيل لها ادخلي الصرح فلما رأته حسبته لجة وكشفت عن ساقيها قال إنه صرح ممرد من قوارير قالت رب إني ظلمت نفسي وأسلمت مع سليمان لله رب العالمين |
| | | Ona, "Sarayın salonuna gir," dendi. Sarayın salonunu görünce, su havuzu sanarak bacaklarını sıvadı. (Süleyman) dedi ki, "Bu, kristalle döşenmiş bir salondur." (Kadın lider), "Rabbim, kendime haksızlık etmişim. Süleyman ile birlikte evrenlerin Rabbi ALLAH'a teslim oldum," dedi |
|
3204 | 27 | 45 | ولقد أرسلنا إلى ثمود أخاهم صالحا أن اعبدوا الله فإذا هم فريقان يختصمون |
| | | Semud'a kardeşleri Salih'i, "ALLAH'a kulluk edin," desin diye gönderdik. Bunun üzerine, çekişen iki gruba ayrıldılar. |
|
3205 | 27 | 46 | قال يا قوم لم تستعجلون بالسيئة قبل الحسنة لولا تستغفرون الله لعلكم ترحمون |
| | | "Halkım," dedi, "neden iyilik yerine kötülükte acele ediyorsunuz? Merhamet edilmeniz için ALLAH'tan bağışlanma dilemeniz gerekmez miydi?" |
|
3206 | 27 | 47 | قالوا اطيرنا بك وبمن معك قال طائركم عند الله بل أنتم قوم تفتنون |
| | | Dediler ki, "Sen ve beraberindekiler bize uğursuzluk getirdiniz." Dedi ki, " Sizin uğursuzluğunuz ALLAH'tan gelmektedir. Doğrusu siz sınava sokulan bir toplumsunuz." |
|
3207 | 27 | 48 | وكان في المدينة تسعة رهط يفسدون في الأرض ولا يصلحون |
| | | Kentte dokuzlu bir çete vardı; bölgede bozgunculuk çıkarıyorlar ve asla iyi bir şey yapmıyorlardı. |
|
3208 | 27 | 49 | قالوا تقاسموا بالله لنبيتنه وأهله ثم لنقولن لوليه ما شهدنا مهلك أهله وإنا لصادقون |
| | | ALLAH'a and içerek birbirlerine, "Onu ve ailesine bir gece baskını yapalım ve sonra onun kabilesine, onların ölümü hakkında hiç bir şey bilmediğimizi ve doğru konuştuğumuzu söyleyelim," dediler. |
|
3209 | 27 | 50 | ومكروا مكرا ومكرنا مكرا وهم لا يشعرون |
| | | Böylece bir plan kurdular, ancak onlar farkına varmadan biz de bir plan kurduk. |
|
3210 | 27 | 51 | فانظر كيف كان عاقبة مكرهم أنا دمرناهم وقومهم أجمعين |
| | | Planlarının nasıl sonuçlandığına bak; biz onları, halklarıyla birlikte yerle bir ettik. |
|