نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
2608 | 22 | 13 | يدعو لمن ضره أقرب من نفعه لبئس المولى ولبئس العشير |
| | | Zararı, faydasından daha yakın olanı çağırır; fakat ne de kötü yardımcıdır o, ne de kötü arkadaş. |
|
2609 | 22 | 14 | إن الله يدخل الذين آمنوا وعملوا الصالحات جنات تجري من تحتها الأنهار إن الله يفعل ما يريد |
| | | Şüphe yok ki Allah, inanan ve iyi işlerde bulunanları, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar; şüphe yok ki Allah, dilediğini yapar. |
|
2610 | 22 | 15 | من كان يظن أن لن ينصره الله في الدنيا والآخرة فليمدد بسبب إلى السماء ثم ليقطع فلينظر هل يذهبن كيده ما يغيظ |
| | | Allah, peygambere dünyada da, ahirette de yardım etmeyecek sanan bilsin ki yardım edecektir, isterse tavana bir ip takıp assın kendini de ölsün ve baksın da görsün, bu yaptığı düzen, kızdığı şeyi ortadan kaldırır mı? |
|
2611 | 22 | 16 | وكذلك أنزلناه آيات بينات وأن الله يهدي من يريد |
| | | İşte biz, apaçık ayetleri böyle indirdik ona ve şüphe yok ki Allah, dilediğini doğru yola sevk eder. |
|
2612 | 22 | 17 | إن الذين آمنوا والذين هادوا والصابئين والنصارى والمجوس والذين أشركوا إن الله يفصل بينهم يوم القيامة إن الله على كل شيء شهيد |
| | | Şüphe yok ki inananlar ve Yahudi olanlar, Sabiiler, Nasraniler ve Mecusilerle bir de şirk koşan kişiler; şüphe yok ki Allah, kıyamet gününde onların aralarını ayırır; şüphe yok ki Allah, her şeye tanıktır. |
|
2613 | 22 | 18 | ألم تر أن الله يسجد له من في السماوات ومن في الأرض والشمس والقمر والنجوم والجبال والشجر والدواب وكثير من الناس وكثير حق عليه العذاب ومن يهن الله فما له من مكرم إن الله يفعل ما يشاء |
| | | Görmez misin, Allah, şüphe yok, öyle bir mabut ki ona secde eder ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaç, hayvanlar ve insanların çoğu ve çoğu da azabı hak etmiştir ve Allah, kimi hor kılarsa onu kutluluğa ulaştırıp ona lütuf ve ihsanda bulunan hiçbir kimse bulunamaz; şüphe yok ki Allah, dilediğini yapar. |
|
2614 | 22 | 19 | هذان خصمان اختصموا في ربهم فالذين كفروا قطعت لهم ثياب من نار يصب من فوق رءوسهم الحميم |
| | | Şu iki zümre, Rablerinin dini hakkında birbirleriyle çekişen iki düşmandır; kafir olanlara ateşten libaslar biçilmiştir, tepelerine de kaynar su dökülecek. |
|
2615 | 22 | 20 | يصهر به ما في بطونهم والجلود |
| | | Ve bu suretle karınlarında ne varsa o da eritilecek, derileri de. |
|
2616 | 22 | 21 | ولهم مقامع من حديد |
| | | Onlara demirden çomaklar da var. |
|
2617 | 22 | 22 | كلما أرادوا أن يخرجوا منها من غم أعيدوا فيها وذوقوا عذاب الحريق |
| | | Ne zaman elemlerinden, oradan çıkmak isteseler gene oraya gönderilirler de tadın yakıp kavuran azabı denir. |
|