نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
2525 | 21 | 42 | قل من يكلؤكم بالليل والنهار من الرحمن بل هم عن ذكر ربهم معرضون |
| | | De ki, "Sizi Rahman'dan başka kim gece ve gündüz koruyabilir?" Ama onlar, Rab'lerinin mesajından tümüyle yüz çeviriyorlar. |
|
2526 | 21 | 43 | أم لهم آلهة تمنعهم من دوننا لا يستطيعون نصر أنفسهم ولا هم منا يصحبون |
| | | Yoksa onları bize karşı savunacak tanrıları mı var? Halbuki onlar kendilerine bile yardım edemezler ve biz de sahip çıkmayız. |
|
2527 | 21 | 44 | بل متعنا هؤلاء وآباءهم حتى طال عليهم العمر أفلا يرون أنا نأتي الأرض ننقصها من أطرافها أفهم الغالبون |
| | | Halbuki biz onları ve atalarını yaşlanıncaya kadar nimetlendirdik. Yeryüzünün uçlarından habire eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Buna rağmen onlar mı üstün gelecek? |
|
2528 | 21 | 45 | قل إنما أنذركم بالوحي ولا يسمع الصم الدعاء إذا ما ينذرون |
| | | "Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum," de. Ne var ki, sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmez. |
|
2529 | 21 | 46 | ولئن مستهم نفحة من عذاب ربك ليقولن يا ويلنا إنا كنا ظالمين |
| | | Kendilerine, Rabbinin azabından bir esinti dokunsa, "Vay bize, biz gerçekten zalimlermişiz," derler. |
|
2530 | 21 | 47 | ونضع الموازين القسط ليوم القيامة فلا تظلم نفس شيئا وإن كان مثقال حبة من خردل أتينا بها وكفى بنا حاسبين |
| | | Diriliş günü için adalet terazileri kurarız. Kimseye hiç bir haksızlık edilmez. Hardal tanesi kadar bir ağırlığı bile hesaba katacağız. Biz, hesapçı olarak yeteriz. |
|
2531 | 21 | 48 | ولقد آتينا موسى وهارون الفرقان وضياء وذكرا للمتقين |
| | | Musa'ya ve Harun'a Yasalar Kitabını, erdemliler için bir ışığı, bir mesajı verdik. |
|
2532 | 21 | 49 | الذين يخشون ربهم بالغيب وهم من الساعة مشفقون |
| | | Onlar ki kimse kendilerini görmezken bile Rab'lerini sayarlar ve Saatin dehşetini duyarlar. |
|
2533 | 21 | 50 | وهذا ذكر مبارك أنزلناه أفأنتم له منكرون |
| | | Bu, da ona indirdiğimiz kutsal bir mesajdır. Siz şimdi ona karşı mı çıkıyorsunuz? |
|
2534 | 21 | 51 | ولقد آتينا إبراهيم رشده من قبل وكنا به عالمين |
| | | Biz daha önce de İbrahim'e anlama ve kavrama yeteneğini bağışlamıştık. Biz onu çok iyi biliyorduk. |
|