نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
2090 | 17 | 61 | وإذ قلنا للملائكة اسجدوا لآدم فسجدوا إلا إبليس قال أأسجد لمن خلقت طينا |
| | | Bir zaman meleklere: "Adem'e secde edin!" demiştik. Secde ettiler, yalnız İblis etmedi: "Ben çamur olarak yarattığın kimseye secde eder miyim? dedi. |
|
2091 | 17 | 62 | قال أرأيتك هذا الذي كرمت علي لئن أخرتن إلى يوم القيامة لأحتنكن ذريته إلا قليلا |
| | | Şu benden üstün yaptığını gördün mü (nesi var onun ki onu benden üstün kıldın)? Andolsun, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, onun zürriyetini, pek azı hariç kökünden koparıp sürükleyeceğim! dedi. |
|
2092 | 17 | 63 | قال اذهب فمن تبعك منهم فإن جهنم جزاؤكم جزاء موفورا |
| | | (Allah) "(defol) git, dedi, onlardan kim sana uyarsa cezanız cehennemdir, mükemmel bir ceza (size)!" |
|
2093 | 17 | 64 | واستفزز من استطعت منهم بصوتك وأجلب عليهم بخيلك ورجلك وشاركهم في الأموال والأولاد وعدهم وما يعدهم الشيطان إلا غرورا |
| | | Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat; atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı bas; mallarda ve evladlarda onlara ortak ol; onlara (çeşitli) va'dler yap (va'dlerinle onları oyala); şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey va'detmez-. |
|
2094 | 17 | 65 | إن عبادي ليس لك عليهم سلطان وكفى بربك وكيلا |
| | | Benim (gerçek) kullarım(a gelince) senin onlar(ı kandırmağ)a gücün yetmez! vekil olarak Rabbin yeter. |
|
2095 | 17 | 66 | ربكم الذي يزجي لكم الفلك في البحر لتبتغوا من فضله إنه كان بكم رحيما |
| | | (Ey insanlar), Rabbiniz O'dur ki lutfundan (payınızı) aramanız için size gemileri denizde yürütür. Doğrsu O, size çok acır. |
|
2096 | 17 | 67 | وإذا مسكم الضر في البحر ضل من تدعون إلا إياه فلما نجاكم إلى البر أعرضتم وكان الإنسان كفورا |
| | | Denizde size bir sıkıntı (boğulma korkusu) dokunduğu zaman O'ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolur (artık o zaman, Allah'tan başka kimseden yardım istemezsiniz. Çünkü O'ndan başka sizi kurtaracak kimse yoktur). Fakat (O) sizi kurtarıp karaya çıkarınca yine (Allah'ı bir tanımaktan) yüz çevirirsiniz. Gerçekten insan nankördür. |
|
2097 | 17 | 68 | أفأمنتم أن يخسف بكم جانب البر أو يرسل عليكم حاصبا ثم لا تجدوا لكم وكيلا |
| | | (Allah'ın) Karayı ters çevirip sizi batırmayacağından, yahut üzerinize taşlar savuran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? (Ki bunlar olduktan) Sonra kendinize bir koruyucu bulamazsınız! |
|
2098 | 17 | 69 | أم أمنتم أن يعيدكم فيه تارة أخرى فيرسل عليكم قاصفا من الريح فيغرقكم بما كفرتم ثم لا تجدوا لكم علينا به تبيعا |
| | | Yoksa O'nun sizi bir kez daha denize gönderip, üstünüze, kırıp geçiren bir fırtına salarak inkar ettiğinizden dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? O zaman bize karşı sizi izleyip koruyacak birini bulamazsınız! |
|
2099 | 17 | 70 | ولقد كرمنا بني آدم وحملناهم في البر والبحر ورزقناهم من الطيبات وفضلناهم على كثير ممن خلقنا تفضيلا |
| | | Andolsun biz, Adem oğullarına çok ikram ettik: onları karada ve denizde (hayvanlar ve taşıtlar üzerinde) taşıdık. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık. |
|