نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
1767 | 14 | 17 | يتجرعه ولا يكاد يسيغه ويأتيه الموت من كل مكان وما هو بميت ومن ورائه عذاب غليظ |
| | | Yudumyudum içmeye çalışacak, fakat bir türlü boğazından geçmeyecek; her taraftan ölüm gelecek ona, fakat ölmeyecek de ve ilerde daha da ağır bir azap var. |
|
1768 | 14 | 18 | مثل الذين كفروا بربهم أعمالهم كرماد اشتدت به الريح في يوم عاصف لا يقدرون مما كسبوا على شيء ذلك هو الضلال البعيد |
| | | Rablerine kafir olanların örneği, bir küle benzer, kasırga estiği bir günde bu kül, yelle savrulur gider. Kazançlarından hiçbir şey elde edemezler, işte budur doğru yoldan çok uzak bir sapıklık. |
|
1769 | 14 | 19 | ألم تر أن الله خلق السماوات والأرض بالحق إن يشأ يذهبكم ويأت بخلق جديد |
| | | Görmedin mi ki Allah, gökleri ve yeryüzünü hak ve gerçek olarak yarattı. Dilerse sizi helak eder ve yerinize yeni bir halk getirir. |
|
1770 | 14 | 20 | وما ذلك على الله بعزيز |
| | | Ve bu da Allah'a güç bir şey değildir. |
|
1771 | 14 | 21 | وبرزوا لله جميعا فقال الضعفاء للذين استكبروا إنا كنا لكم تبعا فهل أنتم مغنون عنا من عذاب الله من شيء قالوا لو هدانا الله لهديناكم سواء علينا أجزعنا أم صبرنا ما لنا من محيص |
| | | Hepsi de toplanıp Allah'ın tapısına çıkar; zayıflar, ululanan büyüklere şüphe yok ki derler, biz size uymuştuk, Allah'ın azabından bir kısmını olsun bizden defedebilir misiniz? Onlar da Allah bizi doğru yola sevketseydi biz de size doğru yolu gösterirdik derler, artık ağlayıp sızlasak da bir bizim için, sabredip katlansak da; sığınacak hiçbir yerimiz yok. |
|
1772 | 14 | 22 | وقال الشيطان لما قضي الأمر إن الله وعدكم وعد الحق ووعدتكم فأخلفتكم وما كان لي عليكم من سلطان إلا أن دعوتكم فاستجبتم لي فلا تلوموني ولوموا أنفسكم ما أنا بمصرخكم وما أنتم بمصرخي إني كفرت بما أشركتمون من قبل إن الظالمين لهم عذاب أليم |
| | | İş olup bitince Şeytan der ki: Şüphe yok ki Allah, gerçek olarak vaitte bulundu size. Ben de size vaat ettim ama vaadimde durmadım ve zaten de size karşı bir gücümkuvvetim yoktu, ancak sizi davet ettim, siz de icabet ettiniz bana; beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ne benim size bir yardımım dokunabilir, ne sizin bana bir yardımınız dokunabilir. Zaten daha önceden de beni ona eş tutmanızı tanımamıştım ben. Şüphe yok ki zulmedenlere elemli bir azap var. |
|
1773 | 14 | 23 | وأدخل الذين آمنوا وعملوا الصالحات جنات تجري من تحتها الأنهار خالدين فيها بإذن ربهم تحيتهم فيها سلام |
| | | İnananlar ve iyi iş işleyenler, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere alınırlar, orada, Rablerinin izniyle ebedi kalırlar. Orada birbirlerine iltifatları, esenlik size sözüdür. |
|
1774 | 14 | 24 | ألم تر كيف ضرب الله مثلا كلمة طيبة كشجرة طيبة أصلها ثابت وفرعها في السماء |
| | | Görmedin mi Allah nasıl örnek getirmede, temiz söz, tertemiz bir ağaca benzer; kökü sabittir, dalları, budakları gökte. |
|
1775 | 14 | 25 | تؤتي أكلها كل حين بإذن ربها ويضرب الله الأمثال للناس لعلهم يتذكرون |
| | | Meyvesini her zaman verir Rabbinin izniyle ve Allah, düşünüp ibret alsınlar diye insanlara örnekler getirir. |
|
1776 | 14 | 26 | ومثل كلمة خبيثة كشجرة خبيثة اجتثت من فوق الأرض ما لها من قرار |
| | | Pis söz de pis ağaca benzer; kesilip yerden çıkarılmıştır, duracak hali yoktur onun. |
|