نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
1547 | 11 | 74 | فلما ذهب عن إبراهيم الروع وجاءته البشرى يجادلنا في قوم لوط |
| | | İbrahim'den korku gidip kendisine sevinç gelince, Lut kavmi hakkında bizimle tartışmağa başladı (onlardan azabı kaldırmamızı veya hafifletmemizi rica ediyordu). |
|
1548 | 11 | 75 | إن إبراهيم لحليم أواه منيب |
| | | Çünkü İbrahim, gerçekten halimdir, içlidir, (Allah'a) yüz tutup yalvarandır. |
|
1549 | 11 | 76 | يا إبراهيم أعرض عن هذا إنه قد جاء أمر ربك وإنهم آتيهم عذاب غير مردود |
| | | (Melekler): "Ey İbrahim, dediler, bundan vazgeç (boşuna uğraşma). Zira Rabbinin emri gelmiştir. Mutlaka onlara, geri çevrilmez azab gelecektir!" |
|
1550 | 11 | 77 | ولما جاءت رسلنا لوطا سيء بهم وضاق بهم ذرعا وقال هذا يوم عصيب |
| | | Elçilerimiz Lut'a gelince onlar yüzünden kaygılandı. onlar için arşını daraldı (ne yapacağını şaşırdı): "Bu, çetin bir gündür!" dedi. |
|
1551 | 11 | 78 | وجاءه قومه يهرعون إليه ومن قبل كانوا يعملون السيئات قال يا قوم هؤلاء بناتي هن أطهر لكم فاتقوا الله ولا تخزون في ضيفي أليس منكم رجل رشيد |
| | | Daha önce de kötü işler yapmakta olan kavmi koşarak ona geldiler. (Lut): "Ey kavmim, dedi, işte kızlarım, onlar sizin için daha (güzel, daha) temiz! Allah'tan korkun, konuklarımın içinde beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu sizin?" |
|
1552 | 11 | 79 | قالوا لقد علمت ما لنا في بناتك من حق وإنك لتعلم ما نريد |
| | | Dediler ki: "Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını bilmişsindir. Ve sen bizim ne isteğimizi de pekala bilirsin!" |
|
1553 | 11 | 80 | قال لو أن لي بكم قوة أو آوي إلى ركن شديد |
| | | (Lut): "Keşke sizi savacak gücüm olsaydı, yahut da çok sarp bir kaleye sığınabilseydim!" dedi. |
|
1554 | 11 | 81 | قالوا يا لوط إنا رسل ربك لن يصلوا إليك فأسر بأهلك بقطع من الليل ولا يلتفت منكم أحد إلا امرأتك إنه مصيبها ما أصابهم إن موعدهم الصبح أليس الصبح بقريب |
| | | (Melekler) dediler ki: "Ey Lut, biz senin Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Gecenin bir kısmında aileni yürüt; içinizden karından başka hiç kimse geri dönüp bakmasın. Çünkü ötekilerine erişen (azab) ona da erişecektir. Başlarına gelecek azab zamanı, sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?" |
|
1555 | 11 | 82 | فلما جاء أمرنا جعلنا عاليها سافلها وأمطرنا عليها حجارة من سجيل منضود |
| | | (Azab) emrimiz gelince oranın üstünü altına getirdik, üzerine de taş yağdırdık: Çamurdan pişmiş, (azab için) hazırlanmış, istif edilmiş. |
|
1556 | 11 | 83 | مسومة عند ربك وما هي من الظالمين ببعيد |
| | | Rabbinin katında işaretlenmiş (taşlar). O, zalimlerden uzak değildir. |
|