نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
1462 | 10 | 98 | فلولا كانت قرية آمنت فنفعها إيمانها إلا قوم يونس لما آمنوا كشفنا عنهم عذاب الخزي في الحياة الدنيا ومتعناهم إلى حين |
| | | Azap gelip çattığı zaman imana gelip de bu imanı kendilerine fayda vermiş olan bir tek memleket halkı olsun, bulunsaydı ya! Asla böyle bir şey vaki olmamıştır. Ancak Yunus'un halkı müstesnadır ki bunlar iman edince, kendilerinden dünya hayatındaki rüsvaylık azabını uzaklaştırıp giderdik ve onları bir süre daha yaşattık. [21,87-88; 36,30; 37,139-148; 51,52] |
|
1463 | 10 | 99 | ولو شاء ربك لآمن من في الأرض كلهم جميعا أفأنت تكره الناس حتى يكونوا مؤمنين |
| | | Eğer Senin Rabbin dileseydi, dünyada ne kadar insan varsa hepsi imana gelirdi.Ama bunu irade etmedi.Şimdi sen mi, imana gelsinler diye insanları zorlayacaksın? |
|
1464 | 10 | 100 | وما كان لنفس أن تؤمن إلا بإذن الله ويجعل الرجس على الذين لا يعقلون |
| | | Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir.(O, akıl ve iradelerini iman tarafına kullananlara iman nasib eder). Fakat akıllarını çalıştırmayanlara ise şeytanı musallat eder, o pislikte bırakır. [11,118-119; 13,31; 88,21-22; 28,56] |
|
1465 | 10 | 101 | قل انظروا ماذا في السماوات والأرض وما تغني الآيات والنذر عن قوم لا يؤمنون |
| | | De ki: “Göklerde ve yerde neler ve neler var, bir baksanıza!” Fakat bunca işaretler ve uyarılar iman etmeyecek kimselere ne fayda verir ki? |
|
1466 | 10 | 102 | فهل ينتظرون إلا مثل أيام الذين خلوا من قبلهم قل فانتظروا إني معكم من المنتظرين |
| | | Onlar, sadece kendilerinden önce gelip geçmiş milletlerin başlarına gelen felaketli günler gibi bir gün gözlüyorlar değil mi?De ki: “Gözleyin, ben de sizinle beraber bekliyorum.” |
|
1467 | 10 | 103 | ثم ننجي رسلنا والذين آمنوا كذلك حقا علينا ننج المؤمنين |
| | | Sonra Biz, resûllerimizi ve iman edenleri kurtarırız.Böylece müminleri kurtarmak üzerimize düşen bir borçtur. |
|
1468 | 10 | 104 | قل يا أيها الناس إن كنتم في شك من ديني فلا أعبد الذين تعبدون من دون الله ولكن أعبد الله الذي يتوفاكم وأمرت أن أكون من المؤمنين |
| | | De ki: “Ey insanlar! Eğer benim dinimden şüphede iseniz, iyi bilin ki, ben sizin Allah'tan başka ibadet ettiğiniz şeylere asla ibadet etmem; lâkin sadece ve sadece, sizin ruhunuzu teslim alacak olan Allah’a ibadet ederim. Bana müminlerden olmam emredildi ve “yüzünü, özünü Allah’ı bir tanıyarak dine ver ve sakın müşriklerden olma.”“Sakın Allah’tan başka, sana ne fayda ne zarar vermeyecek olan putlara yalvarma, şayet böyle yaparsan, o takdirde kesinlikle zalimlerden olursun” diye talimat verildi. |
|
1469 | 10 | 105 | وأن أقم وجهك للدين حنيفا ولا تكونن من المشركين |
| | | De ki: “Ey insanlar! Eğer benim dinimden şüphede iseniz, iyi bilin ki, ben sizin Allah'tan başka ibadet ettiğiniz şeylere asla ibadet etmem; lâkin sadece ve sadece, sizin ruhunuzu teslim alacak olan Allah’a ibadet ederim. Bana müminlerden olmam emredildi ve “yüzünü, özünü Allah’ı bir tanıyarak dine ver ve sakın müşriklerden olma.”“Sakın Allah’tan başka, sana ne fayda ne zarar vermeyecek olan putlara yalvarma, şayet böyle yaparsan, o takdirde kesinlikle zalimlerden olursun” diye talimat verildi. |
|
1470 | 10 | 106 | ولا تدع من دون الله ما لا ينفعك ولا يضرك فإن فعلت فإنك إذا من الظالمين |
| | | De ki: “Ey insanlar! Eğer benim dinimden şüphede iseniz, iyi bilin ki, ben sizin Allah'tan başka ibadet ettiğiniz şeylere asla ibadet etmem; lâkin sadece ve sadece, sizin ruhunuzu teslim alacak olan Allah’a ibadet ederim. Bana müminlerden olmam emredildi ve “yüzünü, özünü Allah’ı bir tanıyarak dine ver ve sakın müşriklerden olma.”“Sakın Allah’tan başka, sana ne fayda ne zarar vermeyecek olan putlara yalvarma, şayet böyle yaparsan, o takdirde kesinlikle zalimlerden olursun” diye talimat verildi. |
|
1471 | 10 | 107 | وإن يمسسك الله بضر فلا كاشف له إلا هو وإن يردك بخير فلا راد لفضله يصيب به من يشاء من عباده وهو الغفور الرحيم |
| | | Eğer Allah sana bir sıkıntı, bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan başka giderecek yoktur. Şayet sana hayır dilerse, o durumda O’nun bu lütfunu engelleyebilecek de yoktur.O, lütfunu ihsanını kullarından dilediğine eriştirir. O, öyle gafur, öyle rahîmdir! (affı, merhamet ve ihsanı boldur). |
|