نتائج البحث: 6236
|
ترتيب الآية | رقم السورة | رقم الآية | الاية |
1091 | 7 | 137 | وأورثنا القوم الذين كانوا يستضعفون مشارق الأرض ومغاربها التي باركنا فيها وتمت كلمت ربك الحسنى على بني إسرائيل بما صبروا ودمرنا ما كان يصنع فرعون وقومه وما كانوا يعرشون |
| | | Ülkenin verimli kıldığımız doğularına ve batılarına, horlanan ve zayıf düşürülen insanları mirasçı kıldık. Sıkıntılara direndikleri için, Rabbinin İsrail oğullarına verdiği güzel söz gerçekleşti. Firavun ve halkının oluşturduğu yapı ve kurumları da yerle bir ettik. |
|
1092 | 7 | 138 | وجاوزنا ببني إسرائيل البحر فأتوا على قوم يعكفون على أصنام لهم قالوا يا موسى اجعل لنا إلها كما لهم آلهة قال إنكم قوم تجهلون |
| | | İsrail oğullarını denizden geçirdik. Kendilerine özgü heykellere tapan bir topluluğa rastladılar ve: "Musa, bunların tanrıları gibi bize de bir tanrı yap," dediler. "Siz, gerçekten cahil bir topluluksunuz!," dedi. |
|
1093 | 7 | 139 | إن هؤلاء متبر ما هم فيه وباطل ما كانوا يعملون |
| | | "Bunlar, daldıkları bu şeylerle helak olacaklar ve yaptıkları ise hiç bir temele dayanmıyor." |
|
1094 | 7 | 140 | قال أغير الله أبغيكم إلها وهو فضلكم على العالمين |
| | | "Size ALLAH'ın dışında bir tanrı mı arayayım? Oysa O, lütfuyla sizi başkalarına tercih etti. " |
|
1095 | 7 | 141 | وإذ أنجيناكم من آل فرعون يسومونكم سوء العذاب يقتلون أبناءكم ويستحيون نساءكم وفي ذلكم بلاء من ربكم عظيم |
| | | "Hani size en kötü azabı uygulayan Firavun'un taraftarlarından sizi kurtarmıştık. Kadınlarınızı sağ bırakıp çocuklarınızı öldürüyorlardı. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir sınav vardı." |
|
1096 | 7 | 142 | وواعدنا موسى ثلاثين ليلة وأتممناها بعشر فتم ميقات ربه أربعين ليلة وقال موسى لأخيه هارون اخلفني في قومي وأصلح ولا تتبع سبيل المفسدين |
| | | Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona on gece daha ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a, "Halkım içinde benim yerime geç, doğru davran. Bozgunculuk yapanların yoluna da uyma," dedi. |
|
1097 | 7 | 143 | ولما جاء موسى لميقاتنا وكلمه ربه قال رب أرني أنظر إليك قال لن تراني ولكن انظر إلى الجبل فإن استقر مكانه فسوف تراني فلما تجلى ربه للجبل جعله دكا وخر موسى صعقا فلما أفاق قال سبحانك تبت إليك وأنا أول المؤمنين |
| | | Musa, belirlenen vakitte bize gelince ve Rabbi kendisiyle konuşunca, "Rabbim, bana görün, sana bakayım," dedi. "Beni göremezsin. Ancak şu dağa bak; yerinde durursa o zaman beni göreceksin," dedi. Rabbi, dağa görününce onu paramparça etti ve bunun üzerine Musa kendinden geçti. Ayılınca, "Sen yücesin, sana yöneliyorum. Ben (buna) inananların en önde olanıyım," dedi. |
|
1098 | 7 | 144 | قال يا موسى إني اصطفيتك على الناس برسالاتي وبكلامي فخذ ما آتيتك وكن من الشاكرين |
| | | Dedi ki: "Musa, mesajlarımla ve seninle konuşmamla seni halkın üzerine seçtim. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol." |
|
1099 | 7 | 145 | وكتبنا له في الألواح من كل شيء موعظة وتفصيلا لكل شيء فخذها بقوة وأمر قومك يأخذوا بأحسنها سأريكم دار الفاسقين |
| | | Her şeyin detaylı açıklaması ve öğüt olarak her ne varsa Musa için levhalara yazdık: "Bu öğretilere sıkı sarıl, halkına da söyle ona en güzel biçimde sarılsınlar. Yoldan çıkmışların son durağını size göstereceğim." |
|
1100 | 7 | 146 | سأصرف عن آياتي الذين يتكبرون في الأرض بغير الحق وإن يروا كل آية لا يؤمنوا بها وإن يروا سبيل الرشد لا يتخذوه سبيلا وإن يروا سبيل الغي يتخذوه سبيلا ذلك بأنهم كذبوا بآياتنا وكانوا عنها غافلين |
| | | Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri mucizelerimden çevireceğim. Her türlü mucizeyi de görseler inanmazlar. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Zira onlar ayetlerimizi yalanladılar ve aldırış etmediler. |
|